Görüş
Suriye’de iyilik kötü sonuçlara yol açacak
Annan Planı, iyi düşünülmemiş olmasının ötesinde Esad rejimine zaman kazandırıyor ve daha etkili seçeneklere engel oluşturuyor.

kofi annan iyi bir insan. bunu hepimiz biliyoruz. onu yıllardır izliyoruz. ister bireyler ister gruplar ya da ülkeler arasında olsun, nerede bir çatışma ve anlaşmazlık olsa, o arabuluculuk yapmaya çalışır. silahlı çatışmaya giren gruplar arasında taraf tutmaz, barışı sağlamaya uğraşır.
ancak, aynı zamanda, ne kadar yüce gönüllü olursa olsun, sezgilerinin bazen kötü sonuçlara yol açtığını da biliyoruz. ruanda’da böyle oldu. annan’ın hoşgörüsü, kötülere sahip olmamaları gereken bir fırsat verdi. bm’de de zaman zaman aynısı yaşandı. yolsuzluk ve fesada bulaşmış bazı insanlar müsamahakar eski genel sekreter’in sağladığı anlayışlı ortamda sığınabilecekleri bir yer buldular. bugünlerde, kofi annan’ı, dünya sahnesinde bir kez daha sezgilerini takip ederken görüyoruz.
annan’ın, bm ve arap birliği’nin suriye ortak özel temsilcisi olarak seçilmesi mantıklı bir tercihti. bm güvenlik konseyi süregelen bir anlaşmazlık içinde. daimi üyeleri, suriye’ye yönelik bir yol haritası üzerinde bir türlü anlaşamıyor. tibet ve uygurlulara yönelik kötü muamelelerinin yükü altındaki çin, başka ülkelere, içeride uyguladıkları baskılar yüzünden uluslararası müdahalede bulunulmasına emsal oluşturabilecek bir eylemi desteklemeyecektir. esad rejiminin korunması rusya’nın da çıkarlarının gereğidir ve birlikte yürütülecek uluslararası bir eylemin önüne geçebilmek için uzayan bir iç savaşı tasvip etmediğini dile getirebilir.
arap birliği, esad ile ciddi bir şekilde uğraşmış olmasına rağmen, asıl kendi meseleleri ve içindeki bölünmelerle meşgul ve bir bütün halinde, bir arap ülkesindeki şiddet içeren başkaldırıya yardım ve yataklık etmekten kaçınıyor.
profesyonel arabulucu
evet, bütün bunlar, kofi annan’ın özel temsilci olarak seçilmesini mantıklı kılıyor. annan, ne de olsa profesyonel bir arabulucu. taraflardan birini seçmeyecektir. ayrıca suriye için önerdiği altı maddelik geçici barış önerisi, hem rejim ve isyancılar hem de onların dostları açısından, tam bir tarafsızlık modeli sayılır. koşullar, baskı yapanla baskı gören, saldırganla mağdur veya yanlış ile doğru arasında bir seçim yapmanıza izin vermiyorsa, kofi’ye ihtiyacınız var demektir. bu ganalı sabır küpü, herkesle tarafsız bir şekilde ilgilenecek ve barış önerisini görüşmek için tarafların karşısına oturmakta sakınca görmeyecektir. geçen hafta, doğu akdeniz ülkeleri için ciddi bir şekilde adalet arayışında olan biri yerine koyup rusya dışişleri bakanı sergey lavrov’la görüşmesi gibi.
ancak şiddet içeren bir sindirme ve toplu cezalandırma politikasında kararlı olan suriye’nin, düşmanlarına yardım ettiklerini düşündüğü taraflara “tam bir insani yardım koridoru” sağlayacağına veya “insani yardım için çatışmaları duraklatacağına” gerçekten inanan kimse var mı? şefkatli bay esad’ın, hiç zaman kaybetmeden kendisine karşı mücadeleye yeniden katılacak tutukluları serbest bırakma veya yabancı gazetecilere kendi mezalimini özgürce belgeleme izni verme olasılığı nedir? beşar veya generallerinin bir ateşkese uyacağına veya iktidarlarına karşı çıkan kişilerle iyi niyet içinde “siyasi bir diyaloğa” gireceğine kim, kendisinin veya sevdiklerinin hayatına, bahse girmek ister?
bu tür “çözümler” peşine düşmek, etraflıca düşünememekten daha kötüdür; zira daha etkili olma olasılığı bulunan diğer eylemlerin önünü kesecektir. suriye rejimine ek zaman vermek, ahlaki açıdan, beşar esad’a yardım ve yataklık etmeye denktir.
bm’deki diplomatlar annan’ın önerilerini benimsediler. bunun sebebi ise biraz olsun uygulanma şansı olması değil, “ilerleme” sayılmasıydı. diplomatlar “süreçleri” sever ve annan planı da onlara bunu sundu. öneriler suriye tarafından açıkça engellendiğinde (engellenirse demiyorum), oybirliği ile kabul edilen annan planı’nı devreye sokan bm “açıklaması” bir “karara” dönüşebilir. işte size bir “ilerleme” daha! ancak, etraflıca düşünülmemiş bir açıklama, bir karar haline geldiği için daha etkili olmayacaktır. zeno’nun paradoksu’nun diplomatik versiyonu ile karşı karşıyayız. yani ileriye doğru atılan her küçük adım yavaşça bir noktada birleşecek, ancak çin ve rusya’nın inatçılığından kaynaklanan duvarı asla aşamayacaktır.
şiddet devam ediyor
bu arada baba amr’ı bir enkaz haline getiren suriye ordusu, el halidiye’yi top ateşine tutuyor ve hama vilayeti’ndeki saldırılarına devam ediyor. silah ve mühimmatları hızla tükenmekte olan özgür suriye ordusu’ndaki isyancılar da artan bir şekilde türkiye ve lübnan’a kaçmaya zorlanıyor.
örtülü bir şekilde mezhepçilik barındıran bir iç savaşa dönüşen bu ihtilafta, net olan veya ahlaki açıdan açık sayılmayacak bir seçenek bulunmuyor. en iyi koşullarda, epey kan dökülecek, masumlar şiddete ve adaletsizliğe maruz kalacak. muhaliflerle etkili ve gerçekçi bir şekilde ilişki kurmaya istekli olan ülkeler, ne kadar sınırlı olursa olsun, onları (en azından) olumlu yönde etkileme fırsatına sahip olacak. tıpkı, bazı tarafların 1 nisan’da istanbul’da yapılan “suriye’nin dostları” toplantısının öncesinde yapmaya çalıştıkları gibi.
ancak bu iyilikleri (bu tür durumlarda hep olduğu gibi) yalnızca (mecazi anlamda) boks ringine çıkmayı ve korkunç bir rejimden kendilerini özgürleştirmeye çalışan baskı altındaki suriye’ye mümkün olduğunca yardım ederken biraz kirlenmeyi göze alanlar yapabilir. bu, taraf tutmak anlamına gelir. işte bu yüzden, 25 mart 2012 pazar günü abd başkanı obama ile türkiye başbakanı erdoğan’ın, suriye muhalefetine “silah ve mühimmat içermeyen” yardım akışını artırma konusunda anlaşması ümit vericiydi. bu, yine bir başka bir “sürecin” kesin olan ilk adımı. devamının hızlı geleceğini umalım çünkü şu andaki durum, yüce gönüllülüğe değil, meşruiyet veya saygınlık numarası yapamayacak bir duruma gelmiş bir rejim karşısında temel özgürlükler için savaşmaya arzulu suriyelilere etkili bir şekilde “silah ve mühimmat” yardımı yapılmasını gerektiriyor.
edmund burke’ün ünlü bir sözü var: “kötülüğün muzaffer olabilmesi için biricik şart, iyi insanların hiçbir şey yapmamasıdır” der. açıklamalara oy veren ve kararları geçiren, don kişotvari barış önerilerini destekleyen, samimi bir şekilde acımasız diktatörlerle görüşen iyi ve yüce gönüllü insanların (kofi annanlar da diyebilirsiniz) elleri hiç kirlenmiyor gibi görünebilir. diğer taraftan, kavgaya karışan, kötü bir dünyada iyi bir şey yapmaya çalışanlar sorgulanır. ancak şunu unutmamak gerekiyor; duman kalktığında (hem mecazi hem de gerçek anlamda) ve en son hesaplar yapılıp, etkilenen herkes yaptıkları ve yapmadıkları için yargılandığında, ahlaki açıdan bütün utancı “iyi” olanlar taşımak zorunda kalacak.
robert grenier, cia gizli servisi’nde 27 yıl görev yapmış emekli kıdemli ajan. 2004-2006 yılları arasında cia terörle mücadele merkezi şefi olarak görev yaptı.
bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve al jazeera’nın editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Yorumlar