Haber analiz
II. Şia (Şiilik): Mezhepleşme süreci
Alioğulları'nın onlara karşı tavır almaları üzerine Şii kimliklerini değiştiren Abbasoğulları, ilerde Ehl-i Sünnet adını alacak İslam yorumunun temsilcisine dönüştüler.

hz. ali’den sonra devlet idaresinin emevi ailesine geçmesiyle, ilk dört halife iş başına getirilirken esas alınan seçim ve rıza ilkesi terk edildi. ve hilafet/imamet vazifesi, babadan oğula devredilen ailevi bir kurum haline getirildi. aslında hilafet/imamet makamının babadan oğula devredilme ilkesiyle bir sorunu bulunmayan ancak bunun sadece hz. ali'nin neslinin hakkı olduğunu savunan şia'nın kurumsallaşması da emevi iktidarında başladı. muaviye ve neslinin, kerbela faciası ve sonrasındaki bazı yanlış davranışları nedeniyle hızla yayılan emevi düşmanlığı, ali evlatlarının haksız yere öldürülmeleri düşüncesiyle onlara karşı duyulan siyasi taraftarlık, tedricen sistemleşti.
[hz. muhammed’in üyesi olduğu haşimoğulları kabilesinin kollarından abbasoğulları ile alioğulları arasındaki iktidar savaşını irdeleyen 'abbasoğulları-alioğulları mücadelesi' ile 'alioğulları'nın üç siyasi çizgisi' başlıklı bölümler, m. ali büyükkara’nın kaleme aldığı imamet mücadelesi ve haşimoğulları (rağbet y., istanbul, 1999) temel alınarak hazırlandı.]
abbasoğulları-alioğulları mücadelesi
şia'nın mezhepleşmesinde, hz. muhammed'in kabilesi kureyş'in iki büyük kolu olan ümeyyeoğulları (emeviler) ile haşimoğulları (haşimiler) arasındaki mücadele kadar haşimoğulları'nın iki büyük ailesi olan alioğulları (aleviler) ile abbasoğulları (abbasiler) arasındaki liderlik kavgası başat rol oynar.
alioğulları ailesi, hz. ali'nin oğullarından hz. hasan, hz. hüseyin ve muhammed bin ali hanefiyye ile onların çocukları ve torunlarından oluşan ve şia hareketinin merkezinde yer alan gruptu. hz. muhammed'in amcası abbas bin abdulmuttalib'in soyundan gelenlerin teşkil ettiği abbasoğulları ise haşimilerin diğer bir önemli koluydu.
“abbâsîlerin kendisine nispetle isimlendirildiği abbas b. abdülmuttalib (ö.32/652), yeğeni olan hz. muhammed (s.a.)’in vefatından sonra liderlik iddiasında bulunmamıştı… abbas, vefatına kadar ilk üç halifeyle iyi ilişkiler kurmuş ve saygıyla karşılanmıştı. abdullah b. abbas’ın (ö.68/687) tutumu da babasının tavrına benzemektedir. ilk üç halifeyle iyi geçinen abdullah, hz. ali’ye ilk bey’at edenler arasındaydı. hz. ali’nin yanında cemel ve sıffın savaşlarına katıldı. fakat abdullah, hz. ali dönemindeki çalkantılı siyasî ortamdan uzak kalmayı yeğlemiş, kendisini ilme vermişti. hâşimîlerin ileri gelenlerinin en başında yer alan abdullah b. abbas’ın, hz. ali’nin vefatından sonra hilafet mücadelesine girmediğini bilmekteyiz… abdullah b. abbas emevîler döneminde devlete karşı itaatkâr bir tavır sergiledi. abdullah b. zübeyr mekke’de halifeliğini ilan edince (63/683) abdullah b. abbas’ı kendisine bey’at etmeye çağırmış, fakat abdullah bu çağrıyı reddetmişti… muhtemelen ibn zübeyr’in hareketinden endişe eden abdullah b. abbas, oğlu ali b. abdullah’a o sırada emevî halifesi olan abdülmelik b. mervan’ın yanına gitmesini vasiyet etti… ali b. abdullah ve ailesi, emevîlerin başkenti şam’ın güneyindeki küçük bir köy olan humeyme’ye yerleştiler. ali b. abdullah 118/736 yılında humeyme’de vefat edince ailenin riyaseti oğlu muhammed b. ali’ye geçti. babasından sadece onüç veya ondört yaş küçük olduğu bildirilen muhammed, dinamik ve kabiliyetli bir şahsiyet olarak daha babası hayattayken ailenin liderliğini üstlenmişti. halife velid b. abdülmelik’in ordusuna katılan ve bu orduyla birlikte bizans’a karşı yapılan birkaç yaz akınında da yer alan muhammed b. ali, şam’da ebû hâşim b. muhammed b. el-hanefiyye ile tanıştı ve ondan bir süre ilim tahsil etti.” (m. ali büyükkara, imamet mücadelesi ve haşimoğulları, rağbet y., istanbul, 1999, s. 14-16).
abbasoğulları, hicri 1. yüzyılda siyasi arenada doğrudan bir girişime katılmasalar da kuzenleri alioğulları'nın emevilere karşı mücadelede onları manen desteklediler. lakin alioğulları'nın bütün isyanlarının başarısızlıkla sonuçlanmasını göz önüne alan abbasoğulları itidalli davranmayı tercih ettiler. planladıkları ihtilal hareketi için uzun bir hazırlık dönemi geçirdiler ve faaliyetlerinin ağırlık merkezini, şiilerin geleneksel kalesi sayılan kûfe şehri yerine horasan şehrine kaydırdılar. zira irak, hareketleri için uygun bir bölge değildi. emevi yönetiminden oldukça hoşnutsuz olan iran'da ise ali taraftarlarına sempati vardı.
abbasilerin başlattıkları ihtilal kısa sürede başarıya ulaştı. horasan ve diğer iran şehirleri ardı ardına ele geçirildi. ebu'l abbas saffâh, 12 rebiulevvel 132/28 kasım 749'da kûfe camisi’nde ‘emevi saltanatının yıkıldığı ve yeni bir dönemin başladığı’ haberini duyurdu. şehrin ileri gelenleri, abbasoğulları'ndan bu yeni halifeye hemen biat ettiler.
1258'de moğol istilası ile yıkılana kadar varlığını koruyan abbasi iktidarıyla haşimiler, muaviye döneminden beri uğrunda mücadele verdikleri hedefe ulaşıyorlardı. fakat zafer, bu uğurda en önde savaşan ve en çok kan akıtan grup olan alioğulları yerine, hiç beklenmedik şekilde, abbasoğulları eliyle gerçekleşiyordu. bu gelişme, ali şiası arasında büyük hayal kırıklığı yarattı. islam ümmetinin liderliğinin onlarda olması gerektiğini öne süren alioğulları'ndan bazı şahsiyetler, kendilerinden imamet hakkını gasp ettiklerine inandıkları abbasoğulları'nı hedef aldılar.
hicri 2. ve 3. yüzyıllarda, müslümanların meşru imamı/halifesinin hangi aileden olması gerektiği problemi, hızla genişleyen islam coğrafyasındaki siyasi ve fikri hayatın gündemine oturdu. ilk abbasi hareketi şii kimliği taşırken, alioğulları'nın bu sefer de onlara karşı tavır almaları üzerine abbasoğulları da kimliklerini değiştirme ihtiyacı duydular ve ilerde ehl-i sünnet adını alacak islam yorumunun temsilcisine dönüştüler.
ağabeyi hüseyin ile beraber kerbala'da katledilen abbas'ın türbesi, şiiler tarafından kutsal kabul ediliyor. [mohammed sawaf/afp/getty images]
alioğulları’nın üç siyasi çizgisi
hz. ali’nin hz. fatma’dan olan evlatları hz. hasan ile hz hüseyin’in nesillerinin hem kendi aralarında hem de hz. ali'nin hz. fatma'nın ölümünden sonraki evliliğinden dünyaya gelen oğlu muhammed bin ali hanefiyye (ö. 81/700) nesli arasında emevilere yönelik izlenecek siyaset konusunda çıkan görüş ayrılığı, şia’nın akış hattını belirledi. alioğulları’nın emevi iktidarına karşı takınacağı tutum tartışmaları, muhammed hanefiyye, zeynel abidin ve zeyd bin ali’nin önderliğinde şekillenen üç siyasi çizgi halinde gelişti:
1)muhammed hanefiyye’nin itidal siyaseti: hicri 1. yüzyılda beliren küçük şii gruplar, alioğulları arasındaki siyasi fay hatlarının derinleşmesini hızlandıran faktörler arasındaydı. hz. ali'nin atadığı medayin valisi sa'd bin mesud'un yeğeni muhtar bin ebu ubeyd sekafi'nin (ö. 67/687) örgütlediği ve muhtar'ın bir adının da keysan olması nedeniyle keysaniyye denilen zümre, bahsedilen küçük gruplardan biriydi. bazı aşırı inanç ve davranışları toplumda hoş görülmeyen keysaniyye mensupları, muhammed hanefiyye'yi imam kabul ediyorlardı.
keysanilerin büyük kısmı, hanefiyye'den sonra oğlu ebu haşim abdullah'ı (ö. 98/716) imam kabul ettiklerini ilan ettiler. ebu haşim, bazı kaynakların haşimiyye adını verdikleri bu grubun liderliğini vasiyetle, kendisinden bir süre ilim tahsil eden muhammed bin ali bin abdullah bin abbas'a devretti. artık abbasoğulları’ndan birinin imameti altında faaliyet gösterecek bu grup, abbasiyye ismiyle anılacaktı.
muhammed hanefiyye ve oğlu ebu haşim’den abbasoğulları’na miras kalan siyasi çizgi, ne tamamen politikanın dışında kalıyor ne de uygun şartlar oluşmadan isyana kalkışılmasını onaylıyordu. itidalli ve dengeli hareket anlayışına dayanan bu çizgi, abbasoğulları’nın emevileri devirme stratejisinin temelinde yer aldı.
ebu haşim’in kendi ailesi alioğulları yerine abbasoğulları ile yakınlaşması ve onlara katılması, kırılma noktası bir tercihtir. hz. muhammed'in yegâne torunları olan hz. hasan ve hz. hüseyin ile onların baba bir ana ayrı kardeşleri muhammed hanefiyye arasındaki sorunlar, bu tercihin nedeni olarak gösterilir.
2)zeynel abidin’in siyasete karışmama siyaseti: alioğulları’nın diğer iki siyasi çizgisi, şia'nın mezhepleşmesini büyük ölçüde şekillendiren hz. hüseyin nesli içinde neşvünema buldu; zeydiyye, ismailiyye ve şia’nın ana akım hattı imamiyye fırkaları, hüseyni isimlerin etrafında gelişti. bu çizgilerden şia arasında daha etkili olanı, kerbela faciası sonrası hz. hüseyin’in sağ kalan tek erkek evladı olduğu için ali asgar adıyla da anılan ali bin hüseyin zeynel abidin (ö. 95/713) çizgisidir. bir alim olarak büyük saygı gören zeynel abidin ve etrafındaki bağlılar grubu, emevilerin haksız uygulamalarına sessiz kalmayı ve siyasete karışmamayı (ku’ûd) prensip haline getirdiler.
zeynel abidin’in oğullarından muhammed bin ali bâkır (ö. 114/732), babasının ku’ûd ilkesini benimsedi. çevresindeki unsurlar tarafından bir isyana çekilmek istense de ihtiyatı asla elden bırakmayan muhammed bâkır, hadis rivayeti ile fıkıh çalışmalarına odaklandı. sistematik şii öğretisi ve fıkhının kurulmasına katkı sağladı.
bir alim ve ehl-i beyt’in aile büyüğü olarak özelde haşimiler genelde ise hicazlılar arasında büyük itibar kazanan bâkır’ın sessizce yürüttüğü ilmi faaliyetleri, emevi idarecileri arasında zaman zaman şüpheyle karşılansa da herhangi bir baskı ya da engellemeye uğramadı. bâkır’dan sonra taraftarlarının riyasetini devralan oğlu cafer bin muhammed sadık (ö. 148/765), dedesi ve babasının politikasını sürdürdü.
zeynel abidin, muhammed bâkır ve cafer sadık tarafından belirginleştirilen bu çizgi, aynı dönemde ortaya çıkan mehdi (kıyamet gününe yakın ortaya çıkarak zulmü ortadan kaldıracak kurtarıcı imam) düşüncesi ile birleşti. ardından gaip imam (12. imam kabul edilen muhammed bin hasan mehdi’nin 260/874 yılında kısa süreli gaybete, 329/941 yılında ise uzun süreli gaybete girdiği ve zamanı geldiğinde ortaya çıkacağı) inancı buna eklendi.
çizginin takipçilerinin geliştirdiği devlet anlayışına göre, meşru devleti kurma yetkisi sadece gaip imamda olup onun yetkileri de büyük ölçüde fakihlere devredilmişti. gaip imamın zuhurundan önce kurulan devletler, kurucuları imamların yoluna yakın dahi olsalar, gayr-i meşrudur; asıl meşru devlet ancak büyük gaybet döneminin bitimini takiben zuhur edecek imamın kuracağı devletti. bu görüş, ayetullah humeynî’nin 1979’da iran islam cumhuriyeti’ni kurmasına kadar, imamiyye fırkasının benimsediği temel siyasetti.
3)zeyd bin ali’nin başkaldırı siyaseti: zeynel abidin’in küçük oğlu zeyd bin ali’nin (ö. 122/740) temsil ettiği üçüncü çizgi, iktidara doğrudan cephe alma metodunu savunuyordu. baba bir kardeşi olan muhammed bâkır’ın aksine zeyd bin ali, dedesi hz. hüseyin’in yaptığı gibi, zalim olduğunu düşündüğü bir yönetime karşı açıkça başkaldırmayı dinin gereklerinden sayıyordu. zeyd bin ali’nin emevi karşıtı mücadelesi başarıya ulaşmasa da, hüseynilerin açıkça ortaya koyduğu ilk şii fırka, onun temellerini attığı zeydiyye’dir.
hz. hasan’ın soyu ve imamet
hz. ali’nin büyük oğlu olan hz. hasan'ın torunu abdullah bin hasan (abdullah'ı mahz), nefsu’z-zekiyye (temiz ruh) lakabıyla tanınan oğlu muhammed bin abdullah mehdi'yi (ö. 145/762), haşimoğulları içinde herkesin kabul edebileceği bir lider olarak öne çıkardı. planlanan isyanın önderi ve beklenen mehdi (kurtarıcı imam) olarak ona biat edilmesini istedi. lakin abdullah bin hasan’ın bu teklifini hüseyniler kabullenmediler.
nefsu’z-zekiyye ve kardeşi ibrahim, abbasiler döneminde devlet kurma girişimlerini sürdürdüler. 1 recep 145/25 eylül 762 tarihinde medine’yi ele geçiren nefsu’z-zekiyye, abbasi taraftarları ile medine valisi riyah bin osman’ı hapsetti. ibrahim de bir ay kadar sonra basra’yı kontrolü altına aldı. iki kardeşin birkaç aylık egemenliğinden sonra basra ve medine’yi ele geçiren abbasi kuvvetleri, onların kısa süreli iki devletini ortadan kaldırdı.
hz. hasan soyunun imamet mücadelesine katılan isimleri arasında, abdullah bin hasan’ın diğer bir oğlu olan idris bin abdullah (ö. 177/993) da yer almaktaydı. idris, abbasi halifesi hadi’ye karşı hüseyin bin ali sahibu fah’ın 169-789’daki isyanına katıldı. hüseyin’in medine yakınlarındaki fah vadisi’nde öldürülmesi üzerine kuzey afrika’ya gitti.
mağrip'te etkinlik kazanan idris, merakeş yakınlarındaki velila kentinde 172/789’da idrisi devleti’nin temellerini attı. savaşçı bir şahıs olan idris, kısa zamanda fas ve tilemsan gibi diğer önemli mağrip şehirlerini ele geçirerek bölgeye hakim oldu.
kuzey afrika’nın imarı ve islamlaşmasında önemli katkılar yapan idrisilerin bölgedeki varlığı, 10. yüzyıl ortalarına kadar sürdü. şia’nın ismailiyye fırkasını benimseyen fatımilerin 297/910 yılında kuzey afrika’da kurduğu fatımi devleti, 313/925’te yönetim merkezlerini ele geçirmek suretiyle idrisi devleti’ne son verdi.
tahtın son varisi ii. hasan’ın 375/985’te endülüs emevileri tarafından öldürülmesiyle idrisi hanedanı tamamen ortadan kalktı. idrisi devleti'nin de çökmesiyle hasaniler, şia’nın gelişim çizgisinde bundan sonra büyük ölçüde periferide kaldılar.
kaynaklar: islâm mezhepleri tarihi, ed. hasan onat, sönmez kutlu, grafiker y., ankara, 2012.
islam düşünce tarihinde mezhepler, m. saffet sarıkaya, rağbet y., istanbul, 2011.
başlangıçtan günümüze islam mezhepleri tarihi, mustafa öz, ensar y., istanbul, 2011.
mezhepler tarihi ve terimleri sözlüğü, mustafa öz, ensar y., istanbul, 2012.
mezhepler tarihi sözlüğü, cevad meşkûr, ankara okulu y., ankara, 2011.
şiî fırkalar: kitâbu'l -makâlât ve'l-fırak/fıraku'ş-şia, kummî/nevbahtî, ankara okulu y., ankara, 2004.
Yorumlar